TANIŞTIĞIM UĞUR MUMCU

TANIŞTIĞIM UĞUR MUMCU

Aydınlıķ Türkiye için terörü araştırırken, teröre kurban gitti. Saygıyla anıyorum…

Mesut YETER ilk kez AYPA.TV için kaleme aldı – 20.01.2025

24 Ocak 1993 tarihi benim gibi yüzlerce kalem emekçisi gazetecinin asla unutamayacağı bir tarihtir. Bu tarihte sabah erken saatlerde ajansların FLAŞ FLAŞ FLAŞ olarak dünyaya yaydıkları haberde, Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin açık ara efsanesi olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun, evinin önünde bugüne kadar hala faili tam olarak tespit edilemeyen hain ellerin arabasının altına koyduğu bombanın patlaması sonucu hayatını kaybettiğini duyuruyorlardı.

Haber, gerek Türkiye’de gerekse dünyada resmen bomba tesiri yaratmıştı. Uğur Mumcu ustamızın şehit edilmesinden ziyade, üzerinde çalıştığı dosyanın, diğer bir tanımla bitirme aşamasında olduğu kitabının akıbeti sorgulanıyordu.

Suikastın olduğu tarihte, İstanbul Kasımpaşa’da rahmetli polis memuru amcamın evinde sabah kahvaltısına oturmuştuk. On gün önce, bedelli askerlik için tahsis edilen Burdur ile Ankara arasında, bir kaç kez gidip gelip, tüm dünyadan gelerek, askerlik hizmetini bedelli olarak tamamlayan Türk vatandaşlarına “AB ve Türkiye” veya “Terör örgütleri ve PKK” konularını kapsayan konferanslar vermiştim. Gazeteci olarak görev bölgem olan Berlin’e dönmek için İstanbul’a gelmiştim.

Bir kaç gün önce kendisini Cumhuriyet gazetesi İstanbul merkezinden telefonla aramış, hazırlamakta olduğu son kitabı için Berlin’de konuştuğumuz gibi arşivimdeki belge ve bilgileri paylaşabileceğimi söylemiştim. Sekreteri Ankara’da olduğunu söyledi. Ama mutlaka aratacağını iletti. Gerçekten de bir kaç saat sonra evin telefonu çaldı ve konuştuğum sekreter hanım, gelecek hafta içinde Uğur Mumcu’nun İstanbul’a geldiğinde mutlaka benimle görüşmek istediğini iletmişti. Ben de hafta sonu hazırlık yapmış, randevu için haber bekliyordum.

Bu görüşmenin öncesi vardı. Mumcu Usta, bir kaç ay önce Avrupa seyahatine çıkmış, Kürt Dosyası adını verdiği kitabı için bilgi ve belge topluyor, bunun yanısıra terör örgütünün silahlı faaliyetini tasvip etmeyen ılımlı Kürt muhaliflerle görüşüyordu. Berlin’e de uğradı. Haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmelerden sonra, dönemin Berlin Başkonsolosu Nuri Yıldırım tarafından onuruna verilen akşam yemeğine katılırken, protokol gereği, Berlin’de görev yapan Türk basın mensuplarıyla da birlikte oldu.

Biz Avrupa’da görevli meslektaşlarıyla bir arada olduğu ortamda, güncel konular başta olmak üzere, Birinci Körfez Savaşı, ABD’nin  bölgeyi dizayn etmek için sert hamlesi, Türkiye’nin de hedef ülke konumu, ayrılıkçı şiddet olarak tanımlanan PKK terörü konuları üzerinde durduk sohbet esnasında. Bunların yanı sıra, Balkanlarda patlak veren eski Yugoslavya’nın dağılma sürecini hızlandıran Balkan Savaşı’nı irdeledik sohbetimizde. Rahmetli usta gazeteci, bu esnada benimle baş başa kısaca görüşmek istediğini söyledi. Sohbet esnasında vurguladığım bazı konular dikkatini çekmişti.

Sağ olsun, Başkonsolos Yıldırım, kançılaryada (Resmî temsilcilik konutu) müsait bir ortam oluşturarak, görüşmemizi sağladı. Detayları bende “Sır” olarak kalacak görüşmede notlar aldı. Sorular sordu. Bazı bilgiler karşısında mimiklerinden şaşırdığını fark ettim. Belgelerle desteklenirse, kitapta kullanacağını söyledi. O dönemde Anadolu Ajansı’nın Berlin temsilcisi idim. Ajans muhabirliğini bilenler bilir, yazılı, görsel ve sesli tüm abone medya kuruluşlarının gözü kulağı gibisiniz. Hemen her yerden bilgi, belge yağar. Tasnifi, becerinize kalmıştır. Bunların arasında, hükûmet ve devlet dairelerinden elde ettikleriniz olduğu gibi, yabancı devlet servislerinin terör örgütüne Türkiye düşmanlığını teşvik edercesine verdikleri profesyonel destekleri açıklayan iç hizmet yazışmaları gibi hayati belgeler mevcut idi.

Teşkilât içi çekişmeler veya hükûmetlerinin politikalarını eleştiren görevliler aracılığı ile sızdırılan belgeler, pimi çekilmiş bomba gibi idi. Patlarsa, ülkeler krizine yol açacak nitelikte değerlendiriliyordu. Bazılarını haber haline dönüştürmüştüm. Hatta o dönemlerde Alman iç istihbaratının, terör örgütünün Bekaa vadisindeki merkezine giderek görüşmeler yaptığını, Almanya genelinde, Alman toplumuna zarar vermemeleri için pazarlıklar yaptıklarını haber olarak yazmıştım. Buna benzer bilgileri rahmetli Mumcu’ya verdikten sonra, Aralık ayında “Ajans içi hizmet eğitimi” nedeniyle Türkiye’ye geleceğimi ve o tarihlerde kabul ederse daha kapsamlı bilgi ve belge paylaşabileceğimi söylemiştim. Çok memnun oldu ve mutabık kaldık. Ancak, alçak ve hain eller Büyük Usta’yı  bizlerden kopardı. Tekrar görüşmek kısmet olmadı.

Işıklar içinde yat Sevgili Uğur Mumcu…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*