YAŞASIN CUMHURİYET

ANADOLU KADININA YAKIŞAN EN GÜZEL KİMLİK: “CUMHURİYET”

Yüzyıllar boyunca, Anadolu topraklarındaki kadın bazen bir bilge, bazen ata binen bir savaşcı, bazen üreme ve bereketin simgesi bir Tanrıça olarak bilinse de geçen yıllar ve yönetimler, onu saraylarda cariye, bir adamın 4. karısı, miras hakkı olmayan, yeri geldiğinde ufacık bir suç işlediği için taşlanan, erkeğin yanından bile yürüyemeyen sadece hizmet etmek için yaratılmış bir varlık haline getirmiştir.

Milli mücadelenin kahraman kadınları

Bu yıllarca böyle devam etmiş, ama milli mücadelede, mayasında zaten cesaret ve inanç olan kadınlar uyanmış, erkekler kadar milli mücadeleye destek vermişlerdir.
Beşiğinde bebesini bırakıp kağnıyla cepheye mermi taşıyanı mı dersin, eşini, oğlunu şehit verip acısını bağrına gömen “vatan sağ olsun” deyip düşmana direneni mi dersin, yoktan var edip cephedeki askerlere ekmek yapanı mı?

Halide Edip Adıvar

Cephaneleri ıslanmasın diye bebesinin battaniyesini alıp cephaneleri saran Şerife Bacı’yı mı? Hiç bir göreve hayır demeyen, cepheden cepheye koşan ve onbaşı rütbesini alan Halide Edip Adıvar’ı mı? Ailesinin karşı çıkmasına rağmen, saçını kazıyıp, erkek kılığına giren ve cepheye asker olarak giden Halime Çavuş’u mu?

Henüz 9 yaşındayken babası ile cepheleri tanıyan ve bir çok muharebede görev alan Nezahat Onbaşı’yı mı?

Şehit olan eşinden kalan tek hatıra elmas küpesini bozdurup kendine tüfek alan ve Yunanlılara karşı savaşan cesur Çete Emir Ayşe’yi mi?

Kendi ailesindeki kadınlarla birlikte çoğu kadından oluşan birliği ile düşmanları püskürten Erzurumlu Kara Fatma’yı mı?

Silah arkadaşlarına cesaret vermek için kendini öne atıp şehit olan Gördesli Makbule’yi mi?

Ateş hattında kalan arkadaşlarını korumak için kendini feda edip şehit düşen Tayyar Rahmiye’yi mi?

Çevresindeki kadınlara çorap fanila ördürüp cepheye yollayan Hafız Selman’ı mı?

Milli mücadelede kadın, erkek, çoluk çocuk, genç, yaşlı, inançlarıyla vatan aşklarıyla tüm olumsuzluğa ve yoksulluğa rağmen zafer kazanmışlardır.

Hepsini saygıyla anıyor, ruhlarının şâadını diliyoruz.

Yurdun ve kadınlarımızın üzerinde doğan güneş: CUMHURİYET

Ve Ekim… Ekimin 29’u… Bir güneş doğdu yurdun üzerine. Kara bulutlar dağılmış, toprağa karışan şehitlerimizin kanları, geride bıraktıklarının gözyaşları ile suladıkları “vatan” artık bizimdi. Zafer bizimdi. Cumhuriyet bizimdi.

Yıllarca eşlerinin iki üç adım gerisinde yürüyen kadınlar artık en öndeydi. O sırf bir anne değil, bir öğretmen, bir doktor, bir pilot, bir hakimdi.
O da artık seçebilir, seçilebilirdi. O da artık toplumda bir bireydi, erkekle eşitti.

© Erdoğan Karayel

Sana yürek dolusu teşekkürler yüce Mustafa Kemal Atatürk ve onun çok kıymetli silah arkadaşları, kanları toprağı sulayan atalarımız, analarımız. Şu an özgür ve huzurlu yaşıyorsak size borçluyuz bu günleri.

Ama,
ama en çok da biz kadınlar sizlere minnettarız.
Saraylarda cariye olmadığımız,
pazarlarda köle misali satılmadığımız,
bir adamın 4. eşi olmadığımız,
sokaklarda suç işledik diye taşlanmadığımız, kara çarşaf ve peçe giydirilip, değersiz bir varlık olarak bilinmediğimiz için, biz size iki kat minnettarız.

© Ercan Akyol

Kim ne derse desin, kadın cumhuriyete, cumhuriyet biz Anadolu kadınlarına ayrı bir yakıştı.

Ve size söz veriyoruz:
Emanetiniz emanetimizdir. Kanımızın son damlasına kadar Cumhuriyetimizi korumak için siperdeyiz.

Selda Uçar – KADINCA.eu – 29.10.2020 – 01:00

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*