İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. yıldönümü törenlerine katılmak için Almanya’nın başkentine gelmesi, Almanya’daki Türkler arasında olduğu kadar Alman kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı. Ve sadece Ekrem İmamoğlu değil, eşi Dilek İmamoğlu da söz konusu ilginin odağındaydı.
Ekrem İmamoğlu ile genç yaşlarda hayatını birleştiren Dilek İmamoğlu, üç çocuk sahibi ve onların eğitimiyle yakından ilgili bir anne. Hem de üniversite öğrenimini tamamlayıp, işletme yüksek lisansı yapmış, doktorasına devam eden ve eşinin politik hayatına aktif destek veren bir kadın. Dilek İmamoğlu ayrıca moda ve güzellik tercihleriyle de adından sıkça söz ettiriyor. Geçtiğimiz ay Madame Figaro Türkiye dergisi için objektif karşısına geçen İmamoğlu, “İstanbul’un First Lady”si olarak tanıtıldı.
Siyaset dünyasında ise İmamoğlu çifti, düşünsel ve duygusal uyumlarıyla pek çok çevreden takdir toplayan örnek bir resim çiziyor. Bu sadece Türkiye’den değil, yurtdışından da yansıyan bir resim. Zira İmamoğlu çiftinin Berlin ziyaretlerinde katıldıkları hemen hemen her etkinlikte, İmamoğlu’nun başarılı siyasetinin yanında eşinin belirleyici rolü de mutlaka vurgulandı.
Biz de KADINCA.eu olarak, farklı ve özel bir profil çizen Dilek İmamoğlu ile kendisine dair yorumları ve İstanbul’da kadınlara yönelik öngörülen projeleri konuştuk.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın değil, her başarılı insanın yanında biri vardır”
Dilek İmamoğlu, özellikle İstanbul’da elde edilen başarının ardından “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” cümlesinin söylendiğini belirterek, bu değerlendirmeyle ilgili şu yorumda bulundu: “Bunu çok klişe buluyorum. Aslında her başarılı insanın yanında bir başka insan vardır. Yani arkasında değil, yanında. Onu destekleyen, hayatına katkı sunan başka bir insan. Bu yanındaki insan eş olur, başka bir zaman anne olur, arkadaş olur ya da çocuğunuz olur. Ama muhakkak birileri olur.”
“Cumhuriyet kadını yakıştırmasından gurur duyuyor, ama Cumhuriyet insanını tercih ediyorum”
İstanbul’daki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Ekrem İmamoğlu’na eşlik eden Dilek İmamoğlu’na giydiği kıyafet nedeniyle “Cumhuriyet kadını” nitelemesi yapılmıştı. Ardından farklı kesimler bunu türban taşıyan siyasetçi eşlerine bir gönderme, bir ayrımcılık olarak yorumladılar. Dilek İmamoğlu mikrofonlarımıza yaptığı açıklamada “Cumhuriyet kadını” olarak nitelendirilmekten gurur duyduğunu, ama yine de Cumhuriyet insanı nitelemesini tercih ettiğini şu sözlerle dile getirdi: “Cumhuriyetin erkeği ya da kadını yoktur. Cumhuriyetin insana olan bakış açısıyla bakmak istiyorum. Cumhuriyeti kendi içinde içselleştiren, Cumhuriyet değerlerine bağlı, demokrasiye güçlü bir şekilde inanan herkes bana göre Cumhuriyet insanıdır.”
“Kadınlar olarak, herkes nasıl istiyorsa öyle giyinsin, öyle yaşasın”
Dilek İmamoğlu, yine bu değerlendirme üzerinden kıyafet tercihleriyle ilgili de şunları söyledi: “Giydiklerim, düşüncelerimin, hayata bakışımın bir yansıması diye düşünüyorum. Türkiye’nin böyle bir yaklaşımı görmeye ihtiyacı da olabilir. Belki insanların özgür olmaya ihtiyacı var. Ama bir türlü içindeki ya da kendi oluşturduğu cam tavanları kıramıyor. Bunu aşmak adına insanın kendisi olabilmesi çok önemli. Onun için kadınlar olarak, herkes nasıl isterse öyle giyinsin, öyle yaşasın diyorum.”
“İstihdam, kadın projelerimizin önceliği”
Dilek İmamoğlu ayrıca İstanbul’daki kadın projeleri hakkında da bilgi verdi. İmamoğlu, kadınların toplumdaki yerini güçlendirmek için kadın istihdamının önemine dikkat çekti. Bu çerçevede daha önce Beylikdüzü’nde başlattıkları istihdam projesini yaygınlaştırmak istediklerini anlattı.
“Beylikdüzü’nde bir atölyemiz var. Çalışmak isteyen, ailelerine ekonomik katkıda bulunmak isteyen ama imkanlarından dolayı çalışamayan kadınlarımız, burada kendilerine uygun olan saatlerde çalışıyorlar, ailelerine destek oluyorlar. Bu projeyi İstanbul’un 39 ilçesine yaymayı planlıyoruz” diyen Dilek İmamoğlu, kadınların istihdamını kolaylaştıran kreşlere de işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaten bizim seçim vaadlerimiz içinde de yer almıştı, 150 mahalleye 150 kreş şeklinde. Biz bunun ötesine geçmek istiyoruz. Aileyi ve kadını güçlendirmeyi hedefliyoruz”
İstanbul-Berlin kardeşliğinin 30. yıldönümü vesilesiyle Berlin ile yürütülebilecek ortak bir kadın projesi öngörülüp görülmediği sorumuzu da yanıtlayan Dilek İmamoğlu “Henüz olgunlaşmış bir projemiz yok. Ama bundan sonra neden olmasın? Karşılıklı gelişmek adına, Berlin ile kadın çalışmaları yapmak adına neden olmasın? Bu anlamda her projeye açığız” dedi.
İlk yorum yapan olun