YAPAY KALPTE DEVRİM YAPMAYA HAZIRLANAN KADIN: DR. DİLEK GÜRSOY

Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah olan Dr. Dilek Gürsoy, bu konudaki çalışmalarıyla insandan insana yapılan organ nakline gerek kalmayacak şekilde, yapay kalp üretilmesini hedefliyor.

KADINCA.eu‘ya konuşan Dr. Gürsoy, hayatta kalmak için dışardan gelecek bir kalbe ihtiyaç duyan ve bunun için başka birinin ölümünü beklemeyen hastaların onu derinden etkilediğini belirterek, “Doğrudan organ naklinin yerine geçebilecek yapay kalp üretimi, bir doktor olarak benim vicdani sorumluluğum” diyor.

“Yapay kalpler, bugünün teknolojisine uyum sağlayamadı”

Yapay kalplerin 60’lı yıllarda ABD’de takılmaya başlandığını ifade eden Dilek Gürsoy, dünden bugüne bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmediğini aktarıyor: “Yapay kalpleri ikiye ayırabiliriz. Genelde kalbin sol tarafında sorun olur. Bunun için kalbin sol bölümüne destek için takılan bir parça var ve bu parçayla ilgili epey yol alındı, boyutu küçüldü, daha efektif çalışıyor. Ancak kalbin tamamı yerine takılan yapay kalplerde aynı şeyi söylemek mümkün değil. Zaten bu kalpler sadece tek bir Amerikan firması tarafından üretiliyor, son derece gürültülü çalışıyor, hastanın karnından çıkan kablolarla dışarıdaki bir alete bağlı ve hastanın taşıması gereken alet yaklaşık yedi kilo ağırlığında.”

Günümüz teknolojisinin büyük bir ilerleme gösterdiğini vurgulayan kalp cerrahı, “sürücüsü olmayan elektrikli arabalar üretiliyor, yapay zekada bilim insanları büyük bir sıçrama kaydetti. Ancak dünyada birinci sıralarda gelen ölüm nedenlerinden olan kalp hastalıklarına ciddi bir çözüm olabilecek yapay kalp konusunda hala yerimizde sayıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl yaklaşık 18 milyon kişi kalp-damar rahatsızlıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor” diyor.

“Geliştirilen yapay kalpler, kalp nakli bekleyen hastalara umut olabilir”

1960’larda yapay kalp nakline başlayan doktorların da nihai hedefinin, insandan insana yapılan kalp nakline gerek kalmaması olduğunu belirten Gürsoy, “Halihazırdaki yapay kalpler hastayı zorluyor, vücuttan dışarı çıkan kablolar iltihaplanabiliyor, süresi beş yılla sınırlı. Bu nedenle yapay kalpler hasta tercihlerinin en sonunda yer alıyor” şeklinde konuşuyor.

“ReinHeart” adlı yapay kalp projesi içinde yer aldığını kaydeden Dilek Gürsoy son yıllarda büyük yol katettiklerini ifade ediyor. Kalp cerrahı,“Aslında ilgili proje 90’lı yıllarda başlamış ve son on yıldır benim de dahil olduğum kararlı ve azimli doktorlar sayesinde alanda önemli ilerlemeler sağlandı. Üzerinde çalıştığımız yapay kalplerin tamamen vücudun içinde yer almasını, gürültüsüz ve 10-15 sene çalışabilecek şekilde hazırlanmasını öngörüyoruz” diye sözlerini sürdürüyor.

Siegburg’da Helios Kliniği Yapay Kalp Nakli Bölümü’nde çalışan Dilek Gürsoy, hazırladıkları yapay kalbin hayvanlar üzerindeki deneylerde başarılı olduğunu belirtiyor. Gürsoy, bu nedenle söz konusu yapay kalbin iki üç sene içinde kalp hastalarına nakledilebileceğini söylüyor.

Kadınlar meslekte yükseldikçe yalnızlığa itiliyor

Kalp alanındaki başarılarından dolayı 8 Nisan’da Almanya’nın saygın bilim ödüllerinden “Victress Ödülü”ne layık görülen Dilek Gürsoy, yapay kalp konusunda duyarlılığı artırarak, siyasetçilerden ve toplum önderlerinden destek almayı hedeflediğini dile getiriyor. Bu nedenle mümkün olduğunca yapay kalple ilgili demeçler verdiğini, toplantılara katıldığını ifade eden kalp cerrahı, bunu kariyer kaygısıyla değil vicdani sorumluluktan kaynaklı yaptığını vurguluyor.

Gürsoy ayrıca, erkeklerin ön planda olduğu bir meslek dalında çalıştığı ve yapay kalp naklinde hala Avrupa’daki tek kadın cerrah olduğu için erkek meslektaşlarınca rakip görüldüğünü ifade ediyor. Ödüllü cerrah, kadınların meslekte yükseldikçe yalnızlaştırıldığına dikkat çekerek, kendi alanında da benzer şeyler yaşadığını şu sözlerle anlatıyor: “Bazı çevreleri, elde ettiğim başarılarla ürküttüğümü görüyorum. Küçük bir asistan doktorken bir problem yoktu. Büyük hocalar, o sıralarda ‘bu bayan doktorumuza şunları da öğretelim ona destek olalım’ şeklinde yaklaşıyorlardı. Ancak zaman içerisinde tecrübe kazanıp, önemli ameliyatlarda başarı elde edince tutumlar değişti. Örneğin bölüm şefi olmak istiyorum, kalp cerrahisinde hem de yapay kalp nakli gibi çok özel bir bölümde bunu talep etmem erkek meslektaşlarımda tepki çekti.”

Söz konusu tepkileri kendisine sorun edinmediğini söyleyen Dilek Gürsoy, “Rekabet ve hırs onların sorunu, benim değil. Ben, içimdeki sevgi ve vicdanı yansıtabileceğim bir iş yapmanın mutluluğunu yaşıyorum. Yaptığım işten de, yürüdüğüm yoldan da eminim” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ayrıca kadınlara ilham olmak için katıldığım kadın platformları var: Women into Leadership bu platformlardan biri. Orada kadınlara danışmanlık yapıyorum. Bunun yanı sıra her yıl ekim ayında Münih’te düzenlenen HerCAREER adlı kadınlar arasındaki ağı destekleyen bir fuar mevcut. Oraya da genç kadınları motive etmek amacıyla konuşmacı olarak katılıyorum.”

Kadın kalp cerrahlarının sayısı az, başarıları yüksek

Dilek Gürsoy ayrıyeten, kadın kalp cerrahlarının sayısının az ama başarılarının yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Gürsoy, “Kalp cerrahisinin titiz ve detaycı bir çalışma standartı vardır ve bu konuda kadınlar kesinlikle daha hassas, daha başarılı. Tedaviye yönelik kritik kararlar alırken kılı kırk yararlar. Örneğin hastayı riske sokacak bir kadın cerrahla hiç karşılaşmadım. Ama böyle davranan erkek cerrahlar biliyorum” diyor.

Kadın doktorların karşılaştığı bir diğer sorunun da annelik sonrası işe adaptasyonda yaşandığını ifade eden Gürsoy, “Uzun yıllar çalışan, tecrübe ve başarı elde eden kadın doktorlar, iki yıllık annelik izninden sonra, her şeye sil baştan başlamak zorunda bırakılıyor. Halbuki, iki yıl dünya seyahatine çıkmış erkek meslektaşlarımız işlerine kaldıkları yerden devam edebiliyorlar. Bunun büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuşuyor. Başarılı kadın cerrah, bölüm şefi olduğu takdirde en azından kendi bölümünde kadın doktorların böylesi bir haksızlığa uğramaması için çalışacağını da ekliyor.

Özlem Coşkun – KADINCA.eu– 05.05.2019 – 03:35

Fotoğraflar: © DedePress / Mehmet Dedeoğlu

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*