DİŞİL ENERJİLERE İHTİYAÇ DUYULAN ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ

Hakan Mengüç, kişisel gelişim ve tasavvufa gönül verenler için tanıdık bir isim… Mengüç, kitapları, videoları ve seminerleriyle Almanya’da da yakından takip ediliyor. Geçtiğimiz günlerde Berlin’de Theater28’de yapılan seminerinde Mengüç’ün tasavvufi görüşlerinin yanı sıra ney dinletisini ve bir sema gösterisi izleme şansı da yakaladık.

Seminerin arasında KADINCA.eu’nun sorularını yanıtlayan Hakan Mengüç, öncelikle sufizmde kadının yerini anlattı. Dünyanın kendi dengesi içinde bazen “Rahman”, bazen “Rahim” enerjisinin öne çıktığını belirten sufi, bugün dişil enerjilere ihtiyaç duyulan zamanlardan geçtiğimizi şu sözlerle ifade etti: “Dünyanın tam da şu anda kadınların o şefkatli, merhametli masum ve iyileştiren dişil enerjilerine ihtiyacı var diye düşünüyorum!”

“Dişil enerjiye geçmenin sancılarını yaşıyoruz.”

Mengüç bu çerçevede, kadınların şiddet, ayrımcılık gibi acılarla karşı karşıya kaldığını ve bunun sadece kadınların değil tüm dünyanın canını yaktığını vurgulayarak, “Değişimler biraz zorludur. Ama şöyle der Şems: “Senden yepyeni bir sen zuhur edebilmesi için acılara, sancılara katlanman gerekir. Ebe bilir ki, sancı çekmeden doğum olmaz!” Biz de sanırım dişil enerjiye geçebilmenin sancılarını yaşıyoruz.” dedi.

“Sanki yaratılmış değil, yaratandır”

Hakan Mengüç, Mevlana’nın da kadınlarla ilgili sözleri olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: “Mevlana kadınlar için “Sanki yaratılmış değil, yaratandır!” der aynı zamanda. Ve kendi döneminde kadınları dergahında da, derslerinde de hep ön plana getirmiştir, her ne kadar tutucu bir toplum içinde olsa da.”

Sufi, Mevlana’nın kadınlarla ilgili duruşunun altını çizmek için şöyle bir hikaye de paylaştı: “Rivayet edilir ki bir hayat kadını tüm toplumdan dışlanırken Mevlana onu dergahına almıştır. İnsanlar tarafından bu durum çok tepki çekmiştir. Ama böylece o bize bazı dönüşümlerin ancak cesaretle olabileceğini göstermiştir.”

Mengüç, beraberinde seminerinin özünü oluşturan Şems ve Mevlana ilişkisini ay ve güneş metaforuyla anlattı: “Mevlana aya benzetilir, karanlıkta aydınlatır. Şems, adı üstünde “güneş” demektir. O, güneş gibidir, aydınlatır ama yeri geldiğinde de yakar, kavurur. Bazen büyük yangınlar çıkarır, zira değişimler ancak böyle olur. Herkes katlanamaz. Aya herkes yolculuk yapabilir. Ama güneşe yapamaz. İşte onu ancak aşık olanlar yapabilir.”

“İslam inancındaki güçlü kadınları unutmayalım”

Hakan Mengüç, ayrıca seminerinin ikinci bölümünde röportajımıza atıfta bulunarak, her ne kadar erkek egemen bir anlayışla arka plana itilseler de İslam inancı içinde de güçlü kadınların olduğunun altını çizdi. Mengüç, ilk Müslüman’ın bir kadın olduğunu hatırlatarak, “Hz. Muhammet’in eşi Hz. Hatice tarihteki ilk Müslüman’dır. Ayrıca o, dönemin kadını dışlayan Arap toplumu içinde ticaretle uğraşan güçlü bir kadındı. Ve maddi, manevi tüm gücünü İslam’a harcadı” şeklinde konuştu.

İlk kadın sufinin Hz. Rabia olduğunu söyleyen Hakan Mengüç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hz. Rabia, Allah’a ne cehennem korkusu, ne de cennet sevgisiyle ibadette bulunduğunu, korkuyla değil, aşkla O’na yöneldiğini söyler. Der ki, “İlâhî! Eğer ben sana cehennem korkusuyla ibadet ediyorsam, beni cehennem ateşinde yak! Eğer cennet ümidiyle sana kullukta bulunuyorsam, beni ondan mahrum et! Eğer sana olan sevgimden dolayı sana ibadet ediyorsam, o zaman senin ezelî cemâlinden beni mahrum etme!”

İlham veren kadın: Semazen Nadja

Seminerin KADINCA.eu açısından bir diğer ilginç noktası da kadın semazen Nadja’ydı. Hem klasik, hem serbest stil sema dönen Ukraynalı Nadja, bize bu yeteneğinin inziva kampından doğaçlama olarak kendiliğinden geldiğini anlattı: “Kampta meditasyon esnasında birden bire sema yapmak istedim ve dönmeye başladım. Sonrasında gözümü her kapattığımda meditasyonda, rüyalarımda hep sema döndüğümü gördüm. Önce klasik sema öğrendim.” diyen semazen sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama çocukluğumdan beri performans sanatlarıyla uğraştığımdan serbest stil dönmek istedim. Ve bu konuda ün yapmış olan Ziya Azazi ile yollarımız mucizevi bir şekilde kesişti. Ondan öğrendiklerimle kendi stilimi buldum. Şimdi kadınlara yönelik inziva kamplarımızda onlara sema öğretiyorum.”

Biz de, bu öğretici ve ilham verici röportajları KADINCA.eu’nun heybesine koyuyoruz. Hakan Mengüç’ün kitabında işaret ettiği gibi, diyoruz ki: “Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir…

Özlem Coşkun – KADINCA.TV – 02.06.2022 – 20:00
© Fotoğraflar:
AYPA.TV

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*